Kuşadası’nda son günlerde ortalığı karıştıran hadiseler, bildiğimiz adli vakaların çok ötesine geçti. Anlaşılan o ki, siyasetin karanlık arka sokakları, bu kez epey “aydınlık” bir tablo çizdi. Özellikle İYİ Parti Kuşadası teşkilatında yıllardır ince ince örülen “dostluk” ağları, meğer ne kadar da “kırılgan” ve “menfaatperest”miş, hep beraber gördük. Siyasetin bu “neşeli” yüzünü izlerken, insan ister istemez gülümsüyor, değil mi..!

Skandalın “Yıldız” İsmi: Başkan Alp’in “Parıldayan” Keşfi
Olayların merkezindeki “parıldayan” isim kim mi? Elbette, İYİ Parti Kuşadası İlçe Başkanı Behçet Alp’in siyasete kazandırmak için canla başla üzerine titrediği, hatta eski partisinde bile ilçe başkanlığına kadar yükselttiği “değerli” bir şahsiyet. Şimdi ise bu “yıldız” ismin adının, pek de “parlak” olmayan bir olayla anılması, sadece kişisel bir “kayma” değil; arkasında durulan ilişkilerin, liyakatsizliğin ve siyasi “oyunların” ne kadar “renkli” olabileceğini gözler önüne seriyor. Siyasetin bu “sürprizlerle dolu” dünyasında kim bilir daha neler göreceğiz?
Parti İçi “Gülüşmeler” ve Halkın “Muzip” Bakışları
Olayın yerel ve ulusal basında “keyifli” yankılar uyandırmasının ardından, İYİ Parti cephesi ilk başta bir “savunma duvarı” örse de, parti tabanından yükselen “neşeli” homurtulara engel olamadılar. Pek çok partili, bu durumu “siyasi rant uğruna göz yumulan küçük tatlı zaafların” bir sonucu olarak görüyor ve parti yönetimini “muzırca” eleştiriyor. “Siyaset kişisel dostluklar üzerinden değil, ilkeler üzerinden yapılmalı” diyen bu “bilge” sesler, belki de İYİ Parti’nin o “samimi” ve “gülen” yüzünü temsil ediyor. Ne diyelim, siyasetin de mizahı bol olmalı!
Siyasette Etik “Fıkraları”: Kimleri Ne Uğruna Yanımıza Alıyoruz?
Bu “güldüren” olay, sadece İYİ Parti’ye değil, tüm siyasi partilere şu “komik” soruyu sormak için “güzel” bir fırsat sunuyor: Siyasette kimleri, ne uğruna ve neye rağmen yanımıza alıyoruz? Anlaşılan o ki, siyasi kazanımlar için göz yumulan “minik” etik dışı ilişkiler, sonunda sadece bireyleri değil, bütün bir teşkilatı ve partinin halk nezdindeki itibarını da “yerle bir” ediyor. Siyasetin bu “komedi” filmi daha ne kadar sürecek acaba?
Seçmenin “Tebessümü” ve Sandığın “Acı Gülümsemesi”
Kuşadası’nda yaşanan bu “eğlenceli” gelişmeler, yerel seçimlerin ardından siyaset adına neyin kazanıldığını, neyin kaybedildiğini yeniden sorgulatıyor. Zira seçim kazanmak adına her yolun “mübah” görüldüğü, rant ve “kirli” ilişkilerle şekillenen ittifakların ömrü kısa, faturası ise epey “kalın” oluyor. Seçmen artık sadece afişlerdeki “güzel” yüzlere, sokaklardaki miting “şenliklerine” bakmıyor. Seçmen, kimin kimle yürüdüğüne, neden yürüdüğüne, bu yürüyüşün kimin menfaatine olduğuna da “gülerek” bakıyor.
Sonuç olarak, siyaseti araç değil amaç haline getirenler kaybetti. Halka hizmeti öne koyanlar kazandı. Bu yaşananlar, sadece bir adli vaka değil; siyasetin “neşeli” ilişkilerle ne hale gelebileceğinin en “komik” örneğidir.
İYİ Parti Kuşadası İçin “Gülme Komşuna” Zamanı
İYİ Parti Kuşadası teşkilatının önünde artık ciddi bir “gülme komşuna” süreci var. Ya bu tür “komik” ilişkilerle yüzleşecekler, ya da siyaset, “çıkar gruplarının” oyuncağı olmaya devam edecek. Ama unutulmasın ki, halk her şeyi “görerek” gülümsüyor. Vatandaş günü geldiğinde sandıklara atılan oyların sadece pusula olmadığını, oyların “çok şeyi” değiştireceğini gösterecektir. Ne diyelim, siyaset bazen de güldürüyor!